25 Nisan 2023 Salı

Çok Kitapsız, Çok Nefessiz

 Bir ayı geçiyor kitap kapağı açmayalı. Daha önce de bu kadar bir süre kitapsız kaldığım olmuştu ama yine eğitim alanında meşguliyetlerim olduğu için bu kadar nefessiz kalmamıştım. Bu defa zihnimden bildiğim kelimeler eksiliyor gibi hissettiğimden telaşa kapıldım. Kitapsız yaşanmaz, anladım.

Yaklaşık üç aydır eğitimle ilgili meşguliyetlerimi bir kenara bırakıp yeni bir alana açıldım. Beni hiç tahmin etmediğim şekilde çok kitapsız, çok nefessiz, çok sabahsız, çok neşesiz, çok çiçeksiz* bırakan bir alana. Yeni şeyler her zaman korkuturdu beni, şimdi bir de gecemin gündüzüme karıştığı bir hayat düzeninde sevdiğim birçok şeyden uzağa düştüm. İş hayatının herkesçe bilinen getirileri de var elbette. Ama neleri kaybetmek uğruna bunları kazanıyorum ve gerçekten kârda mıyım, bundan emin olamıyorum. Şimdi uyumam gereken bir saatte en azından bana en iyi gelen şeyi uzun bir aradan sonra yapmak istedim. 

İnsan başına gelenleri hak edip hak etmediği üzerine düşünmeden edemiyor. Objektif bir değerlendirme süreci olduğu da iddia edilemez. Dışardan göründüğümüz kadarıyla çoğu insan olumsuz hiçbir deneyimi hak etmiyordur. Ama insan, kalbinden geçenler ve yalnızca Allah'ın gördüğü yerlerde yapıp ettikleriyle gerçekten hak edip etmediğini bilir ve başına gelenlere dair bir anlamlandırma süreci yaşar. Ancak inanan insanlar da olsak unuttuğumuz şey, hak etsek de etmesek de sınanacağımız. Herkes bir şeylerle-çoğunlukla en çok istedikleriyle- sınanacaktır. Bu ayetlerle de sabit hakikati benimseyebildiğimizde imtihanlarımıza daha soğukkanlı yaklaşabilir, meseleleri bir hak edişe indirgemezdik. Bu bilinci zihin dünyamızda oturtabilmek için de sabah git- akşam gel iş düzenine kitap okuyacak, doğru kitapları seçecek, onları düşünecek ve üzerine yazacak zaman aralıkları eklememiz gerekiyor. Dini hayatımızın en temel gerçeğini kabullenmek için bile bilinçli bir çabaya ihtiyacımız var. 

Bilinçli bir çaba, hayatını idame ettirmek için çalışan herkes için büyük bir ihtiyaç. İnsan kolaylıklara çok çabuk adapte oluyor. Bu sırada kendisini, zihnini, maneviyatını ve psikolojisini geliştirmek için özel bir plan yapmadıkça hep aynı şeyleri konuşan ve düşünen birisine dönüşüyor. Sonra artık bırakın çevresindekileri, kendisine dahi iyi gelmeyen, sözü geçmeyen biri olup çıkıyor. Birkaç gündür baş ucumdaki kitapları ne kadar zamandır elime almadığımı düşündüğümde hissettiklerim bunlara benzer hislerdi. Okumadıkça, yeni kelimeler öğrenmedikçe ve bunları konuşmadıkça hep aynı yerde duran ve kimseye dokunamayan bir eşyadan ne farkım var? 

*Tarık Tufan- Anna