20 Ekim 2015 Salı

senin adın "kurtuluş"

      Bu bir kurtuluş hikayesidir. 
     Bir şeyin bitmesi nasıl bu kadar huzur verebilir insana? Oysa ki "bitmek" kelimesi mastar halinde bile hüzünlendirir insanı. Çünkü bu zamana kadar bitenler alıp götürmüştür içimizden olmazsa olmazlarımızı. Evliliğin bitmesi, paranın bitmesi, hayallerin bitmesi, zamanın bitmesi ve daha birçok şey. Bugüne kadar bunların bitişine şahitlik ettik istemeye istemeye. Ama şimdi düşünün ki; esaret bitmiş, kölelik bitmiş, kalbindeki hastalık bitmiş. Öylesine huzurlu ve özgür hissediyorsunuz. Gözleriniz öyle parıl parıl. Gözlerim öyle parıl parıl.
     Kurtuldum ya kurtuldum. Gençliğimi esir alan bir vebayı attım içimden. Mikroplarımdan arındım. Bunun hafifliğine ermek için o kadar çok bekledim ki. Kalbimden kuşlar havalanıyor şimdi gökyüzüne. Kendi kalbimi yıllar sonra yine kendim fethettim. İşgalden kurtardım yorgunluktan sesi işitilmeyen kalbimi. Hep aynı sıkıntılar içinde birbirini kovalayan birkaç yıldan sonra ilk kez mutlu hissediyorum. Prangalarımdan kurtulmuşum, şimdi nasıl uçmayayım?
     Artık gözlerimi kapattığımda sadece hayallerim var. Hiçbir pişmanlık, hiçbir hayal kırıklığı gölge düşüremez umuduma. Bu gerçekleri görmekte neden bu kadar geç kaldım? Çünkü çocukluk, oyun oynamaktan ibaret değil artık. Bu hatalar da çocukluğa dahil. Bu arada müthiş sıkıcı bir dersin ortasında olduğum belli olmuyor değil mi? Ben tam iç huzuru yakaladım derken bu hoca bileklerimi kesmeme sebep oluyor. Sen emekli ol hocam, ben de müsterih..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder